Kısaca Dalyan

Dalyan, Muğla‘nın gerçek bir mucizesi! Bu bölge, yanmış yılanı andıran nehir kıvrımlarıyla sakin ve huzur dolu bir şekilde akıyor. Burada zamanın hiçbir önemi yok gibi, her şey yavaş ve sakin ilerliyor.

Dalyan’a bir kez düşersen, kolay kolay kurtulamazsın! Buraya gelen pek çok kişi, bu güzelliklerle dolu yerden ayrılamamış ve burada kalıcı olarak yerleşmiş. Kim değişir ki zaten? Bu büyülü labirentin içinde kaybolmak, her adımında sürprizlerle karşılaşmak ve doğanın kucaklayıcı kollarında huzur bulmak insana müthiş bir duygu veriyor.

Dalyan, sadece güzelliğiyle değil, aynı zamanda zengin tarihi ve eşsiz doğal çevresiyle de büyülüyor. Burada tatil yapmak demek, unutulmaz anılar biriktirmek ve kendini tamamen dinlemek demek. Eğer huzur dolu bir tatil istiyorsan, Dalyan’a mutlaka uğramalısın! Burası seni büyüleyecek, emin ol!

Kaunos‘u geçip Dalyan‘a girdiğinde, sanki antik çağdan kalan bir işaret alıyormuş gibi birdenbire yeni bir dünyaya adım atmış oluyorsun. Saz öbekleri arasından geçip gevşek toprak parçalarının arasında binlerce yolun ayrıldığı bu alanda, kendini tanımadığın bir geometrinin içinde buluyorsun.

Burası tam bir kaos bölgesi gibi. Yön, iz, işaret yok denecek kadar az. Sazlar, bataklıklar, topraklar ve farklı akıntıların karıştığı tatlı ve tuzlu sularla dolu bu karışıklık artık seni kuşatıyor.

Sessiz Dalyan

Ama garip bir şekilde, Dalyan Kanalı insanda ağırbaşlı ve vakur bir duygu uyandırıyor. İçindeki uyumsuzluktan belki de doğanın bu cümbüşüne hayranlıkla bakıyorsun. Köyceğiz Gölü’nden yola çıkıp Akdeniz’e doğru ilerleyen bu doğal kanalın yanında, her yeni güne sakin bir şekilde selam veriyor Dalyan. Görüntüsü huzur dolu, ancak hiçbir günü bir öncekine benzemiyor.

Her gün burada bir yenilik ve sürprizle karşılaşıyorsun. Çünkü doğa, burada kendini her defasında farklı bir şekilde ifade ediyor. Dalyan’ın güzellikleri, bu eşsiz doğal çeşitlilikten doğuyor ve bu da onu her zaman özel ve büyülü kılıyor. Burası, sıradan bir yer değil; her ziyaretinde seni şaşırtacak ve büyüleyecek bir mucizeye dönüşüyor.

Dalyan’ın gerçekten de en şaşırtıcı yanı sadeliği! Tüm heybetli Kaunos antik kentinin yanı başında, yıllardır sade bir köy hayatı sürdürmüş. Ve buna rağmen, o eski Ege köyü ruhunu hep içinde taşımış. Hatta “Muğla ilinin Ortaca ilçesine bağlı belde” unvanını aldıktan sonra bile uzun bir süre karayoluyla ulaşılamamış. Dış dünya ile olan bağlantısını kanala açılan teknelerle sağlamış.

Eski yöre halkı o yılları “memleketin kör zamanları” olarak hatırlıyor.

Dalyan hakkında söylemek istediğim tek şey, özünde bu sadelik ve samimiyetle dolu bir yerdir. Her köşesinde geçmişin izlerini taşır ve modern dünyanın karmaşasından uzakta huzur verici bir yaşam sunar. yerli halkın anıları, bu güzel kanalın etrafında hala yaşamaktadır ve burası bize, doğanın sunduğu sahicilik ve güzellikle bir bütün olmanın değerini hatırlatır.

Dalyan Kanalı

Kanal, Dalyan’a hayat veren damar gibidir, ancak Köyceğiz Gölü de bu kanala hayat pompalayan bir kalptir. Göl, şu an kıyıdan 10 kilometre kadar içeride yer alsa da binlerce yıl önce Akdeniz’in bir koyuydu. O zamanlar rotası Köyceğiz üzerinden geçen Dalaman Çayı, getirdiği alüvyonlarla körfezin önünü tıkadı ve onu denizden ayırdı, içini tatlı suyla doldurdu. Dalaman Çayı, artık kendini buradan denize dökmek yerine şimdiki yatağına doğru yol aldı, buradan geçerek güzergahını değiştirdi.

Dalyan Kanalı

Günümüzde Köyceğiz ilçesinin kuzey ucunda yer alan göl, bölgenin en önemli turistik değerlerinden biri haline gelmiştir. Doğal bir set gölü olan Köyceğiz, tam 6 bin 300 hektarlık bir alanı kaplar.

Deniz seviyesinden 8 metre yükseklikteki suları da güney ucundan Dalyan Kanalı aracılığıyla tuzlu suya akar. Bu düzenek gerçekten ince düşünülmüş bir sistemdir ve su saatlerinin çalışma mantığına benzer. Oluşması uzun zaman almış olabilir ve belki de hala son halini almamış olabilir, ancak bu yavaş ancak etkileyici akışkan disipliniyle işleyen bir düzenektir.

Köyceğiz Gölü, Dalyan Kanalı ile birleşerek bölgenin doğal güzelliklerine büyüleyici bir katkı sunar. Her bir parçası, doğanın muhteşem bir düzen içinde işlediği, görkemli bir tabloya katkı sağlar. Dalyan’ın bu etkileyici ekosistemi, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunar ve doğanın büyüsüne kapılmamak neredeyse imkansızdır. Bu eşsiz güzellikler, göl ve kanalın birlikte dans ettiği doğal düzenlemede yatmaktadır.

Köyceğiz Gölü’nün güney kıyıları kaplıcalar açısından gerçekten şanslı. Sultaniye Kaplıcası, adını yanındaki köyden alan ve radyoaktif bileşikler açısından zengin suyuyla önemli bir yere sahip.

Dalyan ve Köyceğiz’den kalkan tekneler, kış için eğlence ve hatıra biriktirmek isteyenleri çamur banyolarına ve ılıcalara götürüyor. Turistler, iddia edildiği gibi on yaş gençleştirildikleri söylenen çamurlara bulaşıp meçhul bir büyüyle toprak heykeller gibi dolanıyor. Yeniden topraktan yapılıyormuş gibi hissediyorlar kendilerini. Ama duşa girdiklerinde yine kendi benlikleriyle karşılaşıyorlar.

Yine de umut “fakirin ekmeği”dir, denemekte fayda var.

Bu bölgede yaşayan sığla ağacı (Liquidamber orientalis), Köyceğiz, Dalyan, Fethiye, Marmaris ve Milas’ta nadir rastlanan bir türdür. Üçüncü Jeolojik Zaman’dan beri yetişen ve gerçek bir dünya mirası olan sığla ağacı, bu bölgeden başka sadece Amerika Kıtası’nda bulunuyor.

Dalyan, 1990’lara kadar “in” bir tatil beldesi olmamış, ancak kendine küçük ama sadık bir müdavim topluluğu yaratmış. Neon ışıklarını sevenleri değil, toprağa dair keyifler arayanları kendine çekmiş. Bir kez yolu buraya düşen birçok kişi, buradan ayrılamayarak burada yerleşik hayat kurmuş.

Dalyan, 1998’de Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş. İmar planı ile yapı adetleri ve diğer yapılaşma koşulları kontrol altına alınmış. Bu nedenle Dalyan, sıkça karşılaştığımız kötü örneklerle kıyaslandığında daha düzenli bir görüntüye sahip. Ancak ne yazık ki, kötünün iyisi olmak, yine de tam anlamıyla iyi olmak anlamına gelmiyor. Yüzyıllar boyunca koruduğu yerel özelliklerini yavaş yavaş kaybediyor. Tarihi yapılar zaman içinde bir bir elinden gitmiş. Eski Rum meyhanesi ve hamam yıkılmış, tarihi sivil mimari örnekleri neredeyse hiç kalmamış. Bu nedenle Dalyan’ın geçmişi ve tarihi dokusu üzerinde durulması gereken bir konu olarak ön plana çıkıyor.

Kaya Mezarları

Seksenli yılların sonunda, Dalyan’ın denizkaplumbağaları ve İztuzu sahili, çevreci mücadelelerin en büyüklerinden birine konu oldu. Bu başarıda, yerlisi yabancısı birçok gerçek gönüllünün emeği olduğu kuşkusuz. İztuzu Plajı, caretta caretta denizkaplumbağalarının yumurta bıraktığı ve Dalyan Deltası’nın labirentlerini denizin sonsuz düzlüğünden ayıran 5 bin 400 metrelik bir kum oku olarak karşımıza çıkıyor.

Birkaç on yıl öncesine kadar Dalyan ve diğer köylerin sayfiye yeri olan plaj, günümüzde turizmin merkezi haline gelmiş görünüyor.

Turizmi kendi mutlak tanımıyla düşünürsek bunda şikayet edilecek bir şey yok. Ancak insan ister istemez, turizmin Dalyan’ın üzerinde kurulduğu güçlü coğrafyayı koruyarak dengeli bir şekilde yönetmesini diliyor. Bu eşsiz kaleyi, iskambil kâğıtlarından yapılmış kırılgan bir yapıya dönüştürmemesi gerektiğini anlamak önemli.

Kalenin en alttaki kartlarından biri Caretta caretta kuşkusuz. Her yaz sonunda binlerce yavru kaplumbağa, İztuzu Plajı’nın kumlarında doğaya gözlerini açıyor ve kendine bir gelecek bulmak için denize, anasının geldiği yere koşuyor. Ancak bu yavrunun yaşam koşusu, tehlikelerle dolu bir yoldan geçiyor.

Parlamaması gereken bir ışık, onu denizden ve yaşamdan mahrum edebilir; deniz dışı bir yere ya da birkaç saat sonra doğacak kızgın güneşin altına sürükleyebilir.

Yavru kaplumbağanın ihtiyacı olan şey karanlık ve doğal koşullar. Onlara gereken, insan eliyle korunan karanlık bir yuvadır. Bu hassas süreçte, yerel halkın ve ziyaretçilerin çevreye duyarlılık göstererek doğal yaşamın korunmasına yardımcı olmaları önemlidir.

Caretta caretta, bölgenin simgesi haline gelmiş ve Dalyan’ın eşsiz doğasının bir parçasıdır. Onların korunması ve geleceğe güvenle koşmaları, bölgenin güzelliklerini ve doğal zenginliklerini yaşatmak için çok önemlidir.

Bebek Caretta’lar

Kaunos antik kenti, Dalyan‘a göre kıyının diğer tarafında yer alır. Dalyan kasabasının tam karşısında ise ünlü kaya mezarları görülür.

Arkeologlar tarafından tamamıyla Kaunos’a özgü olduğu belirlenen tapınak cepheli kaya mezarları, kentin zengin geçmişinden kalan en güçlü izlerdir.

Ancak limanının alüvyonlarla dolması nedeniyle zamanla önemini kaybetmiş ve sıtma salgınları yüzünden tercih edilmemeye başlamıştır.

Kaunos Antik Kenti

Kaunos, MS 1. yüzyıla kadar ünlü bir liman kenti olduğu düşünülür ve bu dönemde bugünkü Dalyan Kanalı, Sülüklü Göl’e kadar gemilerin girişine uygun bir kanal olarak işlev görmüştür. Ancak zamanla toprak taşıyan su, limanları gemi barındıramaz hale getirince Kaunos halkı kentlerini terk etmek zorunda kalmış ve belki de deniz kenarında, kanalı olmayan bir yere kaçmış olabilir. Oysa şimdi kanal, Dalyan’ın en büyük nimetidir.

Kaunos Antik Kenti

Dar açılı kavisler çizerek, adeta küçük bir çocuğun sarsak ellerinden çıkmış gibi şekilsiz tepelerin arasından geçer. Bu eşsiz manzara ve doğal güzellikler, Dalyan’ın doğal hazine dolu bir cennet olduğunu gösterir. Tarih ve doğa, burada el ele vermiş ve insanları büyülemeye devam ediyor.